Konteyner kent dediğimiz; en az 100-200, bazı yerlerde 300-500 tane dip dibe 7 metre çarpı 3 metreden 21 metrekare darlığında, sosyoekonomik ve psikososyal ihtiyaçların karşılanamadığı, içme suyunun hazır paketlerle çözülebildiği, sağlık sorununun kol gezdiği bir alan.
Konteyner kentte gezerken bir kadın çeviriyor önümüzü, küçük çocuğunun parmaklarındaki maymuncuk hastalığını gösteriyor. Başka bir kişi ise gıda desteğinin kesildiğini, bunun yerine içerisinde 3 bin TL olan kartlar dağıtıldığını ancak bunun herkese verilmediğini, bazı kartların ise boş çıktığını söylüyor.
Başka bir iddia ise “güçlü yakınları” olan bazı ailelerin kaldığı konteynerlere daha fazla yardım yapıldığı. Bir öğrenciye denk geliyoruz başka bir konteyner kentte, “Konteynerimden çıkmıyorum, çünkü madde kullanan kişiler var” diyor. En az 1000 kişinin yaşadığı kentlerde sadece 3-4 güvenlik var. Konteyner kentlerde yaşananlar yalnızca iyileştirme ile giderilecek türden sorunlar değil. Mutlaka başka bir “orta vade” çözümü şart.